12-13. Bütün evliya ve aktâb (kutuplar) kendilerine mahsus lisanlarıyla; birbirine mutabık müşahede ve keşiflerinden müteşekkil kelimeleriyle ilan ederler ki, Allah’tan gayri hiçbir ilâh yoktur.
14. Bütün melâike ve ervah-ı tayyibe kendilerine has lisanlarıyla; dünyayı dolduran tesbihat ve tahmidatlarından müteşekkil kelimeleri ile ve insanlara binler ve binler defa temessül ederek göründükleri sırada tevatüren verdikleri haberlerin birbirine tevafukları ile söyler ve şehadet ederler ki, Allah’tan gayri hiçbir ilâh yoktur.
15. Yine bütün müstakim akıllar, selim kalbler kendilerine mahsus lisanlarıyla; mezhep ve meşrep farklılıklarına rağmen, birbirine uygun olan yakîn, kanaat, delil ve keşiflerinden müteşekkil kelimelerle ifade ederler ki, Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.
16. Bütün kütüb ve suhuf-u semaviye kendi lisanlarıyla; farklı zaman ve mekânlarda gelen vahiy ve ilham kelimeleriyle ilan ederler ki, Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Evet, Allah (celle celâluhu) rubûbiyet ve şefkatini fiilen ve hâlen gözler önünde gösterdiği gibi, rahmâniyet ve ulûhiyetini de vahiy ve ilhamlar ile açıkça ilan etmektedir.