O’nun eliyle farklı farklı mucizeler ortaya koymak.. her zaman O’nu muhafaza ve muvaffak etmek.. getirmiş olduğu Din’ini bütün hakikatleriyle devam ettirmek ve O’nun hürmetli, şerefli makamını gözle görülür, âşikâr bir şekilde başka bütün mahlûkatın üstünde tutmak gibi Rahmânî fiilleri ve yine O’nun risaletini bütün kâinata mânevî bir güneş, Din’ini bütün kullarının kemâlatına bir fihrist, hakikat-ı Ahmediye ve Muhammediye’sini, Zat-ı Ulûhiyetinin tecellilerine pek çok hüccet ve burhanlarla cami bir ayna yapmak ve bu kâinatta mahlûkatın, varlığını devam ettirebilmesi için elzem olan rahmet, hikmet ve adalet ve yine bulunmaları zaruri olan güneş, ışık, hava, su, rızık ve nimetler kadar olmazsa olmaz kudsî vazifelerle O’nu tavzif etmek gibi icraat-ı rubûbiyesi ile şehadet eder ki, O (aleyhi elfü elfi salâtin ve selâm), Yüceler Yücesi Allah’ın Resûl'üdür.
36. Ey yedi kat göklerin, arzın ve bunların içindekilerin, Yüce Zâtını her an tesbih, tenzih ve takdis ederek anıp durduğu Rabbimiz! Başta Senin ulu Zât’ını ve bütün bu delilleri şahit göstererek biz de şehadet ederiz ki, varlığı zaruri, nazîri, veziri, dengi, benzeri olmayan yektâ, ikinci olmayan, benzeri gibi dahi olmayan tek, herkesin muhtaç bulunduğu müstağni, ebedî hayat sahibi, Kendi Kendine kâim, olmuş olacak, cüz’î-küllî her şeyi bilen, her şeyi hikmetle, yerli yerinde vaz’ eden, sonsuz kudret sahibi, dileyen ve dilediğini gerçekleştirmeye yegâne muktedir olan, her şeyi işiten ve gören, kelâm sıfatıyla Kendine mahsus surette konuşan, rahmetiyle bütün varlığı kuşatan, mü’min kullarına hususi merhamette bulunan Vâcibü’l-Vücud, Vâhid ü Ehad, Ferd ü Samed, Hayy u Kayyûm, Alîm ü Hakîm, Kadîr u Mürîd, Semi’ u Basîr, Mütekellim-i Ezelî, Rahmân ve Rahîm Allah (celle celâluhu) Sensin.